https://sosyalgelisimdergisi.com/index.php/pub/issue/feedSOSYAL GELİŞİM DERGİSİ2025-06-11T03:33:58+03:00Sevgül IŞIKasyategitim@gmail.comOpen Journal Systems<p>Sosyal Gelişim Dergisi her yıl Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere 2 sayı olarak yayınlanan ulusal, hakemli, akademik bir dergidir (ISSN:2980-2385). Dergide Türkçe ve İngilizce olarak sosyal bilimler alanındaki orijinal araştırma makaleleri yayımlanır. Dergide yayımlanan tüm makaleler açık erişime sahiptir ve online olarak serbestçe kullanılabilir.</p> <p>Dergide yayınlanacak metinlerin daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış olması ve yayın haklarının verilmemiş olması gerekmektedir. Yayınlanmak istenen makalelerin her türlü sorumluluğu yazar(lar)ına aittir. Sosyal Gelişim Dergisi’ne gönderilen makalelerin dergi yazım kurallarına uygun şekilde yazılması, derginin şablonu (template) kullanılarak düzenlenmesi, benzerlik raporu ve <strong>telif devir formu imzalanarak pdf formatında </strong>yüklenmesi ve benzerlik oranının %20'nin altında olması gerekmektedir. Şablon haricinde gönderilen bilimsel çalışmalar değerlendirilmeye alınmadan yazardan düzenleme talep edilecektir. Dergide yer alan yazıların bütün hukukî sorumluluğu yazarlara aittir.</p> <p>Makaleler öncelikle Dergi Editörler Kurulu tarafından ön incelemeye tabii tutulur. Dergi Editörler Kurulu, yüksek intihal veya ciddi şekilsel sorun teşkil eden makaleleri hakemlere göstermeden ret veya düzeltme kararı verebilir. Yazım kurallarına uymayan makaleler, düzeltilmek üzere yazarına iade edilir. Değerlendirmeye alınan makaleler, çift kör hakemli sistemle değerlendirir. Makalelerinizin yayınlanması tamamen hakem görüşleri ile editör onayına bağlıdır.</p>https://sosyalgelisimdergisi.com/index.php/pub/article/view/49Üstbilişin Yabancı Dil Olarak İngilizce Akademik Başarısı Üzerindeki Etkileri2025-02-19T20:40:58+03:00Özlem YÖRÜKozl.yrk@gmail.com<p>Bu çalışma, ortaokul öğrencilerinde üstbiliş farkındalığı ile İngilizce akademik başarısı arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Araştırma, Konya, Türkiye'de 6., 7. ve 8. sınıflardan 164 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Veriler, Üstbilişsel Farkındalık Envanteri (MAI) ve öğrencilerin İngilizce ders başarı puanları kullanılarak toplanmıştır. Pearson korelasyon analizi, üstbiliş farkındalık düzeyi ile İngilizce akademik başarısı arasında orta düzeyde pozitif bir ilişki olduğunu göstermiştir (r = 0.439, p < 0.01). Ayrıca, regresyon analizi, üstbiliş farkındalığının akademik başarıyı anlamlı bir şekilde yordadığını (β = 0.439, p < 0.001) ve toplam varyansın %18.8’ini açıkladığını (R² = 0.188) ortaya koymuştur. Ancak, cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenlerine göre üstbiliş farkındalık puanlarında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Elde edilen bulgular, üstbiliş becerilerinin dil öğrenme başarısında kritik bir rol oynadığını ve öğrenci performansını artırmak için öğretim stratejilerine entegre edilmesi gerektiğini göstermektedir.</p>2025-02-19T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 SOSYAL GELİŞİM DERGİSİhttps://sosyalgelisimdergisi.com/index.php/pub/article/view/48Babanın Kişilik Özelliklerinin Doğum Korkusuna Etkisinin Değerlendirilmesi2025-02-10T01:11:56+03:00Mahmut DEMİRKOLdemirkol4@hotmail.de<p>Bu araştırma, babaların kişilik özelliklerinin doğumla ilgili korku düzeylerini nasıl etkilediğini incelemeyi amaçlamaktadır ve elde edilen bulgulara dayanarak babaların doğum sürecinde yaşadıkları kaygı ve korkuyu hafifletmeye yönelik stratejiler geliştirmektir. Araştırmanın evrenini, 20.02.2023-20.05.2023 tarihlerinde Kocaeli ilinde yaşayan ve doğum öncesi ve doğum sonrası 1-6 aylık süreçte olan baba ve baba adayları oluşturmaktadır. Araştırmada örneklem olarak 398 baba araştırmaya dahil edilmiştir. Araştırmada kişisel bilgi formu ile birlikte babaların doğum korkusu ölçeği ve beş faktör kişilik özelliği ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada, babaların kişilik özellikleri puan ortalamaları incelenmiş ve bulgular, babaların dışa dönüklük, uyumluluk, sorumluluk ve açıklık boyutlarında yüksek puanlar aldığını, nevrotizm boyutunda ise daha düşük puanlar aldığını göstermektedir. Bu sonuçlar, babaların sosyal ilişkilerde aktif, başkalarıyla uyumlu, sorumluluk sahibi ve yeniliklere açık olma eğiliminde olduklarını, aynı zamanda duygusal olarak istikrarlı olduklarını ve stresle başa çıkma yeteneklerinin iyi olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca babaların doğum sürecine ilişkin belirgin bir korku yaşadıkları saptanmıştır. Araştırma bulguları, babaların kişilik özelliklerinin doğum korkusu üzerinde önemli etkileri olduğunu göstermektedir. Sorumluluk kişilik özelliği, doğum korkusu üzerinde negatif yönde güçlü bir etki göstermektedir. Sorumluluk düzeyi yüksek olan babaların doğum korkusu düşük bulunmuştur. Nevrotizm kişilik özelliği, doğum korkusu üzerinde pozitif yönde güçlü bir etkiye sahiptir. Nevrotizm düzeyi yüksek olan babaların doğum korkusu daha yüksek bulunmuştur. Açıklık kişilik özelliği de doğum korkusu üzerinde pozitif yönde anlamlı bir etkiye sahiptir. Açıklık düzeyi yüksek olan babaların doğum korkusu daha yüksek bulunmuştur.</p>2025-02-19T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 SOSYAL GELİŞİM DERGİSİhttps://sosyalgelisimdergisi.com/index.php/pub/article/view/50Okul Güvenliğinin Önemi ve Güvenliğin Sağlanması2025-02-19T21:32:09+03:00Ömer YILMAZomerimyilmaz26@hotmail.com<p>Bu çalışma, okul güvenliğinin kavramsal çerçevesini, güvenliği etkileyen faktörleri, karşılaşılan sorun alanlarını ve güvenliğin sağlanmasına yönelik çözüm önerilerini ele almaktadır. Okul güvenliği, öğrencilerin akademik başarısı, psikolojik ve sosyal gelişimi açısından kritik bir faktör olarak değerlendirilmekte olup, eğitim süreçlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak için güvenli bir okul ortamının oluşturulması gerekmektedir. Çalışmada ilk olarak okul güvenliğinin kavramsal boyutu ele alınmış, güvenliğin yalnızca fiziksel tedbirlerle değil, psikolojik ve sosyal önlemlerle de sağlanması gerektiği vurgulanmıştır. Ardından, okul güvenliğini etkileyen faktörler ve mevcut sorun alanları detaylı şekilde incelenmiştir. Fiziksel güvenlik eksiklikleri, psikolojik tehditler, sosyal ilişkilerdeki sorunlar ve okul çevresindeki güvenlik açıkları, eğitim süreçlerini olumsuz etkileyen başlıca faktörler olarak belirlenmiştir. Okullarda güvenliğin sağlanması konusunda tüm paydaşların görev ve sorumlulukları ele alınmış, okul yönetimleri, öğretmenler, öğrenciler, veliler ve kamu kurumlarının güvenlik politikalarının oluşturulması ve uygulanması sürecindeki rolleri açıklanmıştır. Son olarak, Türkiye ve dünyada yapılan araştırmalar incelenmiş, uluslararası çalışmalarda güvenlik politikalarının çok boyutlu olarak ele alındığı, Türkiye’de ise daha çok fiziksel güvenlik önlemlerine odaklanıldığı belirlenmiştir. Çalışmanın sonuçları, okul güvenliğinin sağlanması için sadece fiziki önlemlerle sınırlı kalınmaması gerektiğini, psikososyal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi ve paydaşların iş birliği içinde hareket etmesi gerektiğini göstermektedir. Güvenli okul ortamlarının sürdürülebilir hale getirilmesi, eğitim süreçlerinin verimli olmasını sağlamak açısından temel bir gereklilik olarak değerlendirilmektedir.</p>2025-02-19T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 SOSYAL GELİŞİM DERGİSİhttps://sosyalgelisimdergisi.com/index.php/pub/article/view/53Fen Eğitimi İçin Okul Yönetiminde Teknoloji Kullanımı2025-03-11T23:28:19+03:00Leyla BOSTANleyla.bostan@meb.gov.trDoğan BİÇİCİOĞLUd_bicicioglu@hotmail.comDurmuş KAHRİMANdurmuskahriman@gmail.comNahit TOPALnahittopal@hotmail.com<p>Bu çalışma, fen eğitimi ve okul yönetiminde teknolojinin entegrasyonunu ele alarak, bu dönüşümün eğitim süreçleri üzerindeki etkilerini incelemektedir. Dijital teknolojilerin kullanımı, fen eğitiminin daha etkileşimli ve erişilebilir hale gelmesini sağlarken, okul yönetiminde dijitalleşme süreçleri eğitim yöneticilerine daha verimli karar alma mekanizmaları sunmaktadır. Yapay zeka destekli öğrenme sistemleri, sanal laboratuvarlar, artırılmış gerçeklik (AR) uygulamaları ve yönetim bilgi sistemleri (YBS) gibi yenilikçi teknolojiler, öğrenci başarısını artırmakta ve eğitim süreçlerini optimize etmektedir. Ancak, teknolojinin etkin kullanımının önünde öğretmenlerin dijital pedagojik yeterlilikleri, altyapı eksiklikleri ve veri güvenliği gibi bazı engeller bulunmaktadır. Bu bağlamda, eğitim politikalarının dijital dönüşümü destekleyecek şekilde geliştirilmesi, öğretmenlerin teknolojiye adaptasyon sürecinin desteklenmesi ve altyapı yatırımlarının artırılması gerekmektedir.</p>2025-02-19T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 SOSYAL GELİŞİM DERGİSİhttps://sosyalgelisimdergisi.com/index.php/pub/article/view/54Çocuk Gelişimi Alanında Uygulamalı Eğitim Süreçlerinin Önemi ve Literatürdeki Yaklaşımlar2025-05-22T02:34:09+03:00Gülten YÖRÜKgyoruk@dogus.edu.tr<p>Uygulamalı eğitim, çocuk gelişimi programlarında teorik bilginin pratiğe dönüştürülmesinde kritik rol oynayan bir öğrenme yaklaşımıdır. Bu sürecin etkinliği, yalnızca öğretim yöntemleriyle değil; aynı zamanda kurumsal yapıların, öğretici niteliklerin, öğrenme ortamlarının ve toplumsal desteğin bütüncül biçimde değerlendirilmesiyle sağlanabilir. Literatürde yer alan öneriler, uygulamalı eğitimin güçlendirilmesi için öğretmenlerin sürekli mesleki gelişimle desteklenmesi, fiziksel ve sosyal öğrenme ortamlarının iyileştirilmesi, aile ve toplumun sürece aktif olarak katılması ve uygulamaların kültürel bağlamla uyumlu biçimde yapılandırılması gerektiğine işaret etmektedir. Ayrıca, uygulamaların etkili olabilmesi için sistematik izleme-değerlendirme mekanizmalarının kurulması ve eğitim politikalarının bu süreci destekleyecek şekilde şekillendirilmesi gereklidir. Profesyonel gelişim girişimleri, simülasyon ve gözlem tabanlı uygulamalar, çok sektörlü iş birlikleri ve öğretmen-çocuk etkileşimini temel alan yaklaşımlar uygulamalı eğitimin niteliğini artırmakta önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda, uygulamalı eğitimi yalnızca bir öğretim aracı değil, aynı zamanda etik, sosyal ve mesleki gelişimi destekleyen çok boyutlu bir süreç olarak ele almak gerekmektedir.</p>2025-02-19T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 SOSYAL GELİŞİM DERGİSİhttps://sosyalgelisimdergisi.com/index.php/pub/article/view/55Hemşirelerin Malpraktis Eğilimini Etkileyen Faktörler: Bir Üniversite Hastanesi Örneği2025-06-09T01:31:32+03:00Burcu AYDİN ÖZTÜRKaslan_burcu1985@hotmail.comGülbahar KESKİNgulbaharkeskin@halic.edu.tr<p>Bu araştırma, hemşirelerin tıbbi hataya eğilim düzeylerini belirlemek ve bu eğilimleri etkileyen bireysel, mesleki ve çevresel faktörleri incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Tıbbi hatalar, hasta güvenliğini tehdit eden ve sağlık hizmetlerinin niteliğini doğrudan etkileyen ciddi risklerdir. Hemşirelerin mesleki görevlerinin yoğunluğu ve çeşitliliği, hata yapma olasılıklarını artırmakta; bu nedenle sistematik değerlendirme ihtiyacı doğmaktadır. Araştırma Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görev yapan 254 hemşire üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada ilişkisel tarama modeli benimsenmiş, veri toplama aracı olarak Özata ve Altunkan (2010) tarafından geliştirilen Hemşirelikte Tıbbi Hataya Eğilim Ölçeği kullanılmıştır. Ölçek, beş alt boyutta toplam 49 maddeden oluşmakta ve beşli Likert tipi ile yapılandırılmıştır. Araştırmanın sonuçları, hemşirelerin genel olarak tıbbi hataya eğilimlerinin düşük olduğunu göstermektedir. Ancak yaş, deneyim yılı, sağlık sorunu varlığı, vardiyalı çalışma, iş doyumu, ekip içi iletişim memnuniyeti ve bölüm değişikliği gibi faktörlerin hata eğilimlerini anlamlı düzeyde etkilediği bulunmuştur. Özellikle sağlık sorunu olan, vardiyalı çalışan ve ekip içi iletişimden memnun olmayan hemşirelerde tıbbi hataya eğilim puanları daha yüksek çıkmıştır. Bu bulgular, hemşirelerin çalışma koşullarının yeniden yapılandırılması, uyku ve dinlenme sürelerinin iyileştirilmesi, stres ve iş yükü yönetimi, ekip içi iletişimin geliştirilmesi ve sürekli eğitim olanaklarının artırılması gerektiğini göstermektedir. Bu yönde alınacak önlemler, hemşirelerin hata yapma riskini azaltarak hasta güvenliği ve hizmet kalitesini artıracaktır.</p>2025-05-30T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 SOSYAL GELİŞİM DERGİSİhttps://sosyalgelisimdergisi.com/index.php/pub/article/view/56Olası İstanbul Depremi Öncesinde Cerrahi Hemşirelerinin Afete Hazır Olma Durumları Ve Bilgi Düzeylerinin Ölçülmesi2025-06-11T03:33:58+03:00Gülce KARAKUŞgulceekarakus@gmail.comGülbahar KESKİNgulbaharkeskin@halic.edu.tr<p>Bu araştırma, olası İstanbul depremi öncesinde cerrahi servisi ve ameliyathanelerde çalışan hemşirelerin bilgi düzeylerinin ve hazır olma durumlarını incelemek amacıyla yapılmıştır. Deprem ülkemizin en büyük doğal afetlerinden biridir. Hemşireler sağlık ekibinin büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır. Bu yüzden depremlerde önemli görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Bu araştırma İstanbul İlinde bulunan bir eğitim araştırma hastanesinin cerrahi servis ve ameliyathanelerinde çalışan 201 hemşire ile yapılmıştır. Tamamlayıcı bir çalışmadır. Veri toplama aracı olarak Çalışan Bilgi Formu ve Hemşirelerde Afete Hazırlık Algısı Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları, çalışmaya katılan hemşirelerin %58,2’si daha önce deprem deneyimi yaşadığı, %53,7 oranında depreme karşı kendilerini kısmen hazır hissederken, %80,1 oranında İstanbul İlinin depreme hiç hazır olmadığını düşündüklerini ifade etmişlerdir. Hemşirelerin İstanbul İlinin depreme karşı hazırlık olma durumu algısı ile Afet Öncesi Hazırlık Evresi arasında anlamlı farklılık saptanırken; HAHAÖ ve alt boyutlar Müdahale evresi, Afet sonrası Evresi arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır. Bu bulgular ile İstanbul İlinin depreme hazır olmadığı görülmüştür. Bu yönde alınacak önlemler düzenli olarak yapılacak afet eğitim programları düzenlenmesi ve hemşirelerin katılımını teşvik etmek olası bir İstanbul depremi öncesi bilinci arttıracaktır.</p>2025-05-30T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 SOSYAL GELİŞİM DERGİSİ